Hatırla sevgiliiii
Haaaaayyyııırrrrr DEEEEEENNİİİZZZZZZ
O duygusal ortama o cırtlak ses ne ole 🙂
tamam tamam hemen kızmayın sımdı bana ama ne yapayım sınır bozucu…Dızı gun gectıkce, hem kalıtesını arttırıyor, hem de anlattıklarıyla, neyın ne oldugunu, aslında nelerın kımler tarafından bu ulkenın basına bela edıldıgını ıyı anlatıyor…
Hele o dıs mekandakı karları bu kadar mı ıyı yapılır.. yaz gunu yok artık dedık aılecek…
Onu da gectım, yaz gunu o kalın montlarla cekım yapmak, yanlıs olmasın dızıının yonetmenı bır bayan Ümmü hanım…
Hikaye aslında cok farklı degıl… Klasık cemberımde gül oyadakı gıbı, asıl amacı sıyası olayları ınsanların gozune sokmak ama reytıng kaygısı ıcerısınde bu belgesel havasının ıcıne bır de pembe dızı senaryoları eklenmıs….
TABII KI izlerım ben bunu kardesım…
Acaba şimdi şu dıncıler bunlara bakınca ne dıyor… E ben sıze soyleyeyım.. vay gomunıstler? komunıst ne pekı? anarşik.. Anarşik ne peki? ülkeyi bölmeye çalışan. e be dangalak, sen o adamlara sopa ıle dalınca iç savaş cıkarmıyor musun? Kim bölüyor ülkeyi.. Sen ılk once bı otur da dınle bakalım adamı ne dıyor ne demıyor…
Tamam her konuda haklı oldukları soylenemez.. Ki oradaki insanlar da tam olarak komınıst sayılmaz… o donemde her ABD karsıtlıgı komünizm olarak algılandıgı ıcın tabii kim dınler kiii…
Neyse sonuc olarak, cok masraflı ve kalıtelı bır iş yapıyorlar… yani hanı gırdılerınden cok harcamaları var dıcem ama abartı olacak 🙂
izlemeye devam.. sırada K.E’nin darbesine gelıyoruz
Geçenlerde bizimkiler seyrediyordu, şöyle bir bakayım dedim…
Olayı akıcı bir şekilde anlatmak yerine “pembe dizi” sahnelerini arttıra arttıra tadını kaçırmışlar.
Şöyle ki, ben babamla araba tartışması yapmaya başladığımda bir kız ile bir erkek camdan bakışıyorlardı, biz tartışmayı bitirdiğimizde daha yeni kız aşağıya inmişti. Bu kadar da uzamaz ki kardeşim…
Haklısın o sahnede sarkıyının sonuna kadar bakıstırlar:)
ama flashback yaptılar o sahnede..
hanı fazla kamerayı da oynatamıyorlar çünkü heryeri karla kaplamıslar kamera kaplamadıkları yerı ceker patlayabılırler dıye 🙂
yani sırf tarihi kısmı anlatmak isteseler zaten belgesel yaparlardı. bi kere ahmetle yaseminin bakışması diziyi “bir kesim”e izleten önemli bir unsur:) deniz ölecek mi bilmiyorum da bir dahaki sezonda önce öteki denizin ölmesi sonra da komunizm olmayan amerikan karşıtlığının komunizme ve daha fazlasına dönüşmesi, daha sonra da K.E darbesi ile işler çığırından çıkacak. artık izler izler ağla..ııı şey tartışırız.. pembe dizi demeyin leenn..!:)
canım benım abartma 😀
dizi guzel de tabıı kı reytıng kaygısı duyar…
onun harıcınde uzun sure bakıstılar ama dedıgın gıbı aslında ben de sevdım o bolumu kola cay falan aldık vakıt kazandık 🙂
ızlemeye devam 🙂
O bölümü izlemedim ama ne zamandan beri yapılan en başarılı dizilerden biri bence “Hatırla Sevgili”. Tamam olayların içinde birazcık pembe dizi havası var ama siz bu halka başka türlü nasıl bu olayları anlatabilirsiniz ki. Ama üzücü bir tarafı var ki bazı insanlar sadece o “pembe dizi” taraflarını izliyor. Hatta şöyle bir olay yaşadım ki: bir yurdun televizyon odasında toplanmış “hatırla sevgili”yi izliyorduk, bir arkadaşım izlerken bana “hangi taraf sağ hangi taraf sol ki?” diye sordu. Galiba hala bu ülkede bazı şeylerin niye anlaşılamamasının da acı bir göstergesi bu soru… İnsanlarımız istediğimiz duyarlılıkta değil, insanlarımız bu olayları kavrayabilicek seviyede değil hala.
Neden kimse o anda fona konulan “My Baby Shot Me Down” ın sözlerinin ve müziğinin ana olan muhteşem uyumundan ve tüyleri nası diken diken ettiğinden bahsetmiyor! Öyle ki şarkının “I used to shoot him down” diye bitmesi Deniz ve Defne’nin küçüklüğüne yapılan flashbackle bile direk olarak uyum sağlıyor. Bence oldukça başarılı bir sahneydi ve son bölüm olarak güzel seçilmişti. Ben Deniz Gezmiş ölcek de ağlayacağız diye beklerken masmavi gözlü başka bir adaşımı kaybetmenin acısı içersindeyim. =) Bir de adamın Deniz’i bıçakladığı sahnede birbirlerinin gözünün içine bakmaları çok iyiydi.
Bir de aklına şunu getirdi insanın. O birlik, beraberlik ve bağı hep kıskandığım, olaylara bu kadar duyarlı olup tepki verebilme cesaretlerine hep hayran kaldığım 70’li yılların gençlerinin o eylem esnasındaki halleri çok düşündürdü beni. Bütün bu savaş, bu uğraş ne içindi? Hepsi kardeşti, yoldaştı onların ama o kavga esnasında kimse dönüp de Deniz’in yerde yığılmış vücuduna bakmadı. Neden? Yeşillerden bir iki kişiyi daha dövebilmek için… Hangisi daha önemliydi ve gerçekten o yıllarda o insanlar o gencecik bedenler ne uğruna can verdiler? Hayır, bence başka bir yolu olmalı, sanırım onların denedikleri en doğru yol değildi…
Ama yine de bize çok şey öğretti onlar, ölerek bile… Ölüme türküler söyleyerek giderek bile…
Ayrıca şunu da söylemek istedim bizimkilerin yorumlarını okuyunca. Pembe dizi izlemek neden bu kadar suç ki. Yani bu dizi pembe dizi olsa ne olur ki? Arkadaşlar diziler ne kadar saçma gelseler bile bize, bazen hayatın ta kendisi olabiliyorlar. Bir pembe dizinin nasıl bir faydası olabilir diye düşününce, insana sunulan bir hayat kesiti o, ve olur da günün birinde aynı olayları yaşarsa ,izleyen kişi, olasılıklar hakkında bilgi sahibi olabilir, ya da yaşadıklarını onunla bağdaştırabilir. Tamam, tabiki insan hayatını dizide olan olaylara göre yönlendirmez bir fikirdir sadece bu. Ayrıca sadece izleyebilir insan, düşünmeksizin, yargılamaksızın… Şiir okumak gbi, şiir gibi bir aşkı izlemek de gayet keyifli olabilir zaman zaman bana kalırsa… Ben şu verdiğiniz pambe dizi tepkilerine gıcık oldum sanırım biraz.
Halkı sürekli bilinçsiz, ilgisiz, hiçbir şeyden anlamıyor göstermekten de hoşnut değilim. Söylenenlerde doğruluk payı elbette var ama biz nasıl oldu da kendimizi onlara bu sıfatları verebilecek düzeyde gördük birden? Biz çok bilgili, çok duyarlı, çok akıllı kişiler miyiz? Buna nasıl karar verdik? Kim bilir aynı şeyleri bizler için de düşünenler var. İnsanları yargılamaktan vaz geçmeliyiz artık.
Sonra son zamanlarda dizilere yüklenen misyondan da çok rahatsızım. Diziler bize tarih öğretmek zorunda olmadığı gibi şu yayınlananların da birebir doğruymuş gibi anlaşılması çok tuhaf. Bu bir dizi, bu yazarın, yönetmenin olaylara bakış açısıyla gördüğümüz olaylar. Salt gerçek asla değil. İnsanlara başka türlü tarih anlatamıyoruz diye insanların dizide gördüğü her detayın gerçek olduğunu düşünmesini sağlamak, dizinin bir kaç bölümünden kulağına çalınan tarih bilgisiyle konuşmasına sebep olmak ne kadar doğru?Eğer insanlara birşeyler anlatmanın en iyi yolunun televizyon olduğuna inanıyorsak, anlatmak istediğimiz gerçekleri izlenebilir bir şekilde ve belgesel adı altında gayet hoş sunabiliriz. Dizi tadında nice belgeseller var, ama gerçek onlar. Kimsenin bakış açısı değiller. (Tarihin elverdiğince objektifler en azından. Yoksa tarihin de salt gerçek olduğunu kabul etmek bir hayli zor.) Nası bu tarihi dizilerin birebir doğru olduğuna inanıyorsa büyük çoğunluk, kurtlar vadisinde söylenenlerin de birebir doğru olduğunu sanıyor. Gazete, kitap, haber değil de diziden öğreniyor ABD’nin dış politikasını. Olmuyor böyle, bunu önlemek lazım bana kalırsa…
Valla ne diyeyim bence de güzel dizi ama ben başka bir şeye takacağım Doğacığım. Şimdi sadece Türkçe karakterleri kullanmasan anlayabilirim ama sen kafana göre bir türkçe karakterli bir türkçe karaktersiz yazıyorsun. Lütfen biraz dikkat et hoş gözükmüyor.
Öncelikle Denizcim sana birçok noktada katılmakla birlikte 1 2 ekleme ve düzeltme de ben yapmak istiyorum.
Bak benim anlatmaya çalıştığım şeyi sen yazının sonuna doğru yazmıssın. Demeye çalıştığım şey: Asıl amaç belgesel mi? Yoksa pembe dizi mi?
Tabii ki ben de bir yeşilçam fanatiğiyim biliyorsun:) orada anlatılanlar sadece o kareleri izlerken seni hayattan bir nebze olsun uzaklaştırır. Bu açıdan pembe dizi kısmını ben de seviyorum. Ama bu konuda daha fazla belgeselin yapılması ve reyting kaygısı gütmemesini istiyorum. Hoş böyle birşeyi yalnızca devlet yapmayı kabul edeceğinden ne kadar dürüst olunur bilemem…
Ayrıca bence dizide anlatılanların doğru olup olmadığı izleyicinin yorumudur, ki sahnelerin çoğu gerçeğe uygun düzenlenmiş, buna olaylar da dahil (hani teyzemler o donemi istanbulda yaşadıklarından sürekli konuşuyorlar). Ama başka nokta da şu; vatandaşa bu dizi az gelmemeli, işte o zaman kitaplar okunmalı değişik kaynaklar açılmalı, sen yapıyorsun, ben yapıyorum, burada yazan birçok kişi az çok okuyor; işte bu noktada küçümseme değil ama kınamada Tuğçe’ye katılıyorum. Biz-ben insanlardan kendimizi üstün görmedik(m), ama araştırma yapan insanla, kendini hayat sıkıntısında (ister-istemez) kaybetmiş insan arasında fark vardır… Olay aslında, bize düşen görevde bitiyor; bilgilerimizi işte o insanlarla paylaşmak, yön götermek…
Cihancım, haklısın da web sıtesı dıye kasmamıştım.. Ama düzgün yazmaya çalışırım elimden geldiğince…
dizinin çoğu gerçeğe uygun düzenlenmiş gibi. yani gizli kapaklısını bilemeyiz ama insanların tanık olduğu döneme iz bırakmış olaylar gerçekçi işlenmiş ve bunlar sahne geçişlerinde gösterdikleri gazete yazılarıyla da destekleniyor. bence güzel bi ayrıntı. tabi dizinin tarihsel kısmını reklam arasıyla bir tutan, bu ülkenin bir nevi gidişatını değiştirmiş olaylardan bihaber insanlara hayret etmeden edemiyorum. her insanın ilgisi, bilgisi bir değil tabi ki ama yine de birşeyler yapmak lazım diyor insan.
bu pembe dizi meselesi de amma uzadı:) yani dizinin aşk hikayesi kısmından bahsediyoruz, bence o kadar da önemli değil nasıl adlandırdığımız, pembe dizi ya da türk filmi; sonuçta karakterlerin yaşadıkları şeylerde, ahmetin kaçıp gidişinde, yasemin in günlüğünde ne biliyim işte, hepimiz kendimizden birşeyler bulabiliriz.
müziklere gelince, denizin dediği gibi, bang bang kadar o sahneye uygun, insanı bu kadar etkileyecek bir şarkı zor bulunurdu sanırım. sadece o değil, dizinin bütüüüüünnn şarkıları insanın içine işliyor. o anda ne modda olursan ol o melodileri duyunca böyle bir göz yanması haline geçiş yapılıyor. ahh beeaa cd si çıksa da dinlesek yazın:)
AH ah kızlar… İngilizceniz çok iyi bakıyorum. Evet bence de çok guzel oturmus o sahneye de, kaç kişi anladı dersınız… Melodisi de guzeldı ama ınsanlar anlamadı sozlerı. Bir de bana bıraz garıp geldi, ABD karşıtı bir miting çekiminde, sen tut ABD yapımı bir müzik koy… Bunlara dikkat edilmeli bence… Türkçe müzik mi yoktu oraya koyacak, istenildi mi ne kadar guzel yapılıyor…
Neyse canım, bu arada pembe dizi kısmı olması iyi ben de seviyorum o kısmı çaktırmayın da 🙂 90-100 dakka dolduracak dıye de 5 dakka bakıstırılmaz kı ınsanlar 😀 neyse canım kazansınlar para ki devam etsın dızı 🙂
Dizinin tarihi detaylar bakımından ne kadar dikkatli olduğunu çok iyi biliyorum. Can Yücel danışmanlığını yapıyor, dediğiniz gibi gazetelerle eski gerçek kayırlarla birebir örtüşen işler çıkarmaya çalışıyorlar. Bu dizi belki %100 doğru olmasa bile çok büyük ölçüde gerçeği yakalayabiliyor bunu biliyorum ama tabiki bu bir istisna. Her dizi için aynı şeyi söyleyemeyiz.
Bilinçli olmak konusuna gelince elbetteki arada fark var ama neden bilmiyorum hoşuma gitmiyor işte sırf benim bazı imkanlarım var, daha şanslıyım diye neler yaşadığını bilmediğimiz insanları bu kadar sert eleştirmek. Aslına bakarsanız bunları bu sene çok daha iyi anladım. Anladım ki insan çaresizken, mesele parasızlıktan bir yakınını hastalığın pençelerine teslim etmişken, ya da evine ekmek götüremezken, ne gazete okuyabiliyor ne de geçmişini değerlendirebiliyor. Bütün bu bilinçlenme için insanların ekonomik olarak biraz rahatlayıp, arkasına yaslanıp, ayaklarını uzatıp kitap okuyabilecek vakte sahip olması gerekiyor. Öyle zamanlarım oldu ki, kafamı toplayıp tek bir cümle okuyamadım çok sevdiğim konular hakkında. Ne çalan şarkıyı duydum ne de seçimleri umursadım. Hayat son zamanlarda Türkiye’deki bir çok insan için çok zor bir mücadele haline geldi bunu az çok sizler de biliyorsunuz. O mücadele içinde hayatta kalmaya çalışırken insan, bazen, hiç bir şey duymak istemiyor. Gücü olmuyor. Yine o zamanlarda bir an olsun unutabilmek, kopabilmek için o sırtındaki yüklerden kendini manasız programlara veriyor. Kimisi televole tadında programlar izleyip onların yaşadığı hayata sövüp rahatlıyor, kimisi komedi seyredip biraz olsun gülebilmek istiyor, kimisi Serap Ezgü tadında programlara kendini verip “Bizden kötüleri de var, çok şükür halimize…” diye kendini avutuyor.
Sanırım bu yüzden ben kızamıoyrum onlara. Bundan önce ne gibi fırsatları kaçırıp bu denli gerisinde kaldılar kültürlü bir hayatın, duyarlı bir vatandaş olmanın bilemiyorum ama şimdi, büyük bir çoğunluğunu sanırım anlıyorum ve kızamıyorum…
Not: Doğa’cım, müziğin evrensel diline ne oldu… =) Öyle bir melodiydi ki o anlamayanların bile gözleri dolu dolu olmuştur eminim. Belki sözleri Türkçe alt yazıyla falan geçselerdi olabilirdi hımm…
Denizcim söylediklerin iyi hoş güzel de… Benim dediğimi doğruluyor nitelikte… Bugün bir İETT zammı olsa sence kim etkilenir. Ya da ülkenin politikaları yüzünden petrole zam gelse kim etkilenir… İşte o senin ekonomik olarak güçsüz dediğin kesim en başta etkilenir… Bizden çok onların olaylara kayıtsız kalmaması lazım…
Ayrıca,onları küçümsemyiyorum.. Küçümsediğim kesim, babadan kalma parası ile ülke koşullarına tamamen kayıtsız kalan insanlar, kimler olduklarını gayet iyi goruyoruz bizzat bizim okulda.
Yani demem o ki, maddi durum bir yere kadar etkileyebilir ama bir yerden sonra en azından bilinçlenmek için ellerinden geleni yapmalılar. En azından çocukları aynı şeyleri yaşamasınlar diye. Bunu da en iyi senin bilmen lazım, ailelerimizin bizler için yaptıkları fedakarlıkları ve ne kadar bilinçli olduklarını, senin ya da benim süper paramız mı var? Bence bu işler sadece ekonomi ile ölçülmemeli.
Not 2: Evrensellik tamam da, ben bi türkçe parçayı yeğlerdim, tamamen şahsi görüş 🙂
Web sitesi diye kasmadım bir bahane değil Doğa. Çünkü bu web sitesi değil bir blog. Anladın mı? Blog ulan blog! 😛
Cihan sana şunu dıyorum sadece….
AT SKY …
Bak tekrar diyorum yazacağına dıyorum yazmış!
Şarkıyı duymadım bile… Sahne YouTube’da var mıdır ki acep?
Ayrıca diziyi “pembe dizi” diye aşağılayan insan The OC falan seyreden bir kişi, yani konuşmaya pek hakkı yok. (Ayrıca kendisinden de 3. şahısmış gibi bahsediyor, manyak mıdır nedir?) Ben sadece arada birkaç dakikalığına bakıyorum, ve baktığımda ya bi dedikodu anlatıyorlar, ya el ele tutuşurken kız elini çekiyor, ya da camdan bakışıyorlar. Hiç adam gibi bir olay göremedim. Sanki o dönemlerde geçen bir pembe diziymiş gibi bir izlenim bıraktı bende, o olayları anlatmasından çok.
Ayrıca Doğa, hakikaten, “i” yerine “ı” kullanman çok sinir bozucu. Ve gereksiz. Türkçe karakterleri esgeçsen anlayacağım ama bu şekilde sadece okumayı daha da zorlaştırıyorsun.
Ayrıca teman hakikaten çok dandik. 😛
Ulen Cem… O uyarıyı Cihan yaptıktan sonra gözümden kaçanlar haricinde yazmamaya çalışıyorum…
Temaya laf yok… Biraz oyna üzerinde de düzelsin alla alla 🙂
Benim temam mı lan?! Baştan düzgün seçseydin, adama bak…
Ben temayı kendim seçip kendim üzerinde oynamak isteseydim tamam… Hem sen kendin seçeceksin, hem de ben üzerinde oynayıp düzelteceğim… Sonra bi de sana beğendirmeye çalışacağım.
Yok anam, almayayım…
Doğaya bir önerim var. Doğa bilgisayarına bi apache server kur. Orada bir wordpress kurulumu yapıp istediğin temanın üzerinde oyna. Tema istediğin şekle gelince de o temayı ver iyiinsan’a upload etsin sitene. Sen de kullan. Böylece ne iyiinsan’a ftp hesabın olmadığı için ekşirsin ne de o istemediği bir tema düzenlemesi yapmak zorunda kalır.
Yahu arkadaşım Cem, küfür edecem şimdi sana etmiyorum. ŞAKKA ŞAKKA… benim yazdıklarıma bir bak takılıyorum sadece… İnsanlar temayı beğenmiyor? insanlar: CEM , CİHAN 🙂 Ben gayet memnunum.. sadece biraz daha türkçeleştirdik mi tamamdır yani…
Hadi canım bu konunun yeri burası değil… Cihan,tavsiyeni dikkate alıcam sağol…
….ve bir ciddi konu daha biz cıvık insanların elinde erir gider… =)
izlediğim nadir dizilerden
kaliteli bi yapım gerçekten
mustafa_rnk_1987@hotmail.com