Halkidiki Notları, Bölüm 1: Arabayla yurt dışına nasıl çıkılır!
Önce ehliyeti yenile, vizeleri al, arabaya bakım yaptır, arabaya sigorta, sonra bir daha sigorta, kendimize sigorta, tabii bir de para lazım…
Önce ehliyeti yenile, vizeleri al, arabaya bakım yaptır, arabaya sigorta, sonra bir daha sigorta, kendimize sigorta, tabii bir de para lazım…
Bu yazımı haftalar önce yazmalıydım. Şimdiden herkesten özür diliyorum çünkü çok fazla vakit bulamadım. Yazmak için hevesim de gelmedi. Neyse sonunda yazıyorum. Bir yandan da işte database’den delete operasyonları gerçekleştiriyorum ama milyonluk kayıtlar olduğundan hala 1. silme bile bitmedi. Of of.
Bir önceki yazımda ertesi gün Ayder yaylarına gideceğimizi söylemiştim. O yazıyı tam gitirdim derken bir telefon çaldı ve Oğuz (Namı değer rehberimiz) arıyordu. Hayırdır diye telefonu açtım. Aşağıdaki fotoda kafayı bulma ile uykusuzluktan sızma arasındaki Oğuz’u ve kardeşi Nihal’i görebilirsiniz. Nihal de bu sene ÖSS’ye girmiş, tatminkar bir puan almasına karşın tercih yapmayacakmış. )
Sanırım biraz yorgunluk, biraz da internete kavuşmanın mutluluğu ile dün yazı yazamadım ama o kadar fazla hikaye yaşadım ve dinledim ki, eminim bu serinin en zevkle okunan yazısı bu olacaktır. Bu arada, daha önceki yazıları okumayanlar için, sonunda internet sorununu çözdüm ama VINN değilmiş, Vodafone’un modemiymiş; baya bir hızlı, ben de almayı düşünüyorum ama kontörlüsünü 🙂
Sabah 6’da kalktık. Fakat hicbirimizi uyku tutmamış, kalkmamız pek bir kolay oldu. Toparlanıp yola koyulmadan önce son kontrollar yapıldı. Şöförümüz, yani babamın da iyi uyuyamaması pek iyi değildi tabii ama Allah’tan klima var arabada.
Birkaç hafta önce ailemin Karadeniz turu yapacağını öğrendim. Hem de araba ile. Kafalarına göre istedikleri yerde durup istediklerini yapacaklardı. Ben de henüz işe başlamadan böyle bir şey güzel olur dedim ve ben de geliyorum diyerek İstanbul’dan bavulumu toplayıp, Mersin’e uçtum.
Son Yorumler